KODREHBERİ

Adil Düzen Dersleri

SANAYİ DÖNEMİ SORUN VE ÇÖZÜMLERİ
Bugün sanayi dönemine geçilmektedir. Sanayi dönemi demek halkın kendi ürettiğini kendisinin tüketmemesidir. Halk işbölümü içinde bir mal üretir ve onu satar. Karşılığında ihtiyacı olan malları alır. Uygarlaşma bu demektir. Sanayi döneminin çok ağır sorunları vardır.
a) Sanayi döneminde insanlar iş bulamamaktadır. Kimin ne iş yapacağı belli değildir. İnsanlar devamlı iş bulamama veya işini kaybetme tehlikesi içindedirler. Bu sorun bugün çözülememiştir.
b) Sanayi döneminde iş bulunsa ve bir üretim yapılsa bile, ürün pazarlanamamakta, ihtiyaçlıya ulaşamamaktadır. Halkın elinde satın alma gücü olmadığı için onu alamamaktadır. Böylece üretici de aç kalmaktadır.
c) Sanayi döneminde dengeli üretim yapılmamaktadır. Bazı mallar fazla üretilip çürümekte, bazı mallar ise bulunamamaktadır.
d) Sanayi döneminde dengeli bölüşüm olmamaktadır. Kimileri paralarını nerede harcayacaklarını bilemeyecek kadar zengindir, bazıları da açlıktan kıvranmaktadır. Nüfus da tersine refah topluluklarda azalmakta, kriz toplumlarında artmaktadır.
Tekel sermaye devletleri sömürmektedir. Devletler illeri sömürmekte, iller bucakları sömürmektedir. Ne kapitalizm ne de sosyalizm bu sorunlara çare bulamamıştır. Anayasalarda liberal ve sosyal devlet ilkeleri getirilmiş ama mekanizmaları bulunamamaktadır.
Sömürü sermayesi mutlak tekelini oluşturup dünyayı tek sermaye devleti hâline getirmektedir. Senelerdir bu yapılmaktadır. ‘Dış sermaye gelsin, dış sermaye gelsin!’ diye bağırıp durmaktayız. Oysa dış sermaye demek, istediği zaman kriz çıkaran sermeye demektir. Dış sermaye demek, iç sermayenin ölmesi demektir. Dış sermaye demek, sömürü demektir. Dış sermaye demek, halkın sefaleti demektir. Dış sermaye demek, sonunda Osmanlılarda olduğu gibi devletin yıkılması demektir. Bugüne kadar herkes dış sermaye istiyordu. Şimdi acıtmaya başlamış olmalı ki, Odalar Birliği ‘tehlike çanları çalmaya başlamıştır’ diye bağırmaya başlamış! Sabahlar hayrolsun! Biz altmışlardan beri size işte bunu söylüyorduk. Daha ne oldu? Faizsiz çalışan Anadolu holdingleri ölmedi. İflas edeni yoktur. Hepsi bütün engellemelere rağmen yaşıyorlar. Siz faizciler ise bir gecede yok olursunuz.
“Adil Düzen” bu sorunlara nasıl çözüm bulmuştur?
“Adil Ekonomik Düzen”de yani ekonomide, dinde olduğu gibi zorlama yoktur. Vergi kişilerden alınmaz, işletmelerden alınır. İşletmelere faizsiz kredi açılır, cebrî icrası olmayan kredi açılır. Sıkıştıklarında kişilerin üzerine gidilemez, sadece işletmenin kredisi kesilir. Mallarına ve üretim tezgâhlarına el konmaz. Buna karşılık sanayi işletmeleri hâsıladan beşte bir, tarım işletmeleri hâsıladan onda bir, inşattan da yapıdan beşte bir vergi alınır. Devlet bu vergilerle sosyal dengeyi sağlar. Bu miktarların içine sosyal güvenlik primleri de dahildir. Herkes aidatsız sigortalıdır.
İşte devlet veya il veya bucak, verdiği faizsiz kredi karşılığı mal olarak vergisini aldıktan sonra hiçbir şeye karışmaz. Mallar hiçbir vergi ve kotaya tâbi olmaksızın dünyaya pazarlanır. Her bucak bir ekonomi ünitesidir, “buğday parası” ile üretim ve tüketim yapılır. Her il bir ekonomi çevresidir, “demir parası” ile üretim ve tüketim yapılır. Her devlet bir ekonomi çevresidir, “toprak parası” ile üretim ve tüketim yapılır. İnsanlık tek ekonomi çevresidir, “altın parası” ile arz-talep dengesi kurulur.
Yabancı ve yerli sermaye yoktur. Devlet ticarete karışmaz, ihracat ve ithalata karışmaz. Devlet sadece faizsiz kredi verir ve vergisini alır. Ticaret tamamen serbesttir. Dengeyi serbest fiyat ve ücret mekanizması sağlar. Küçük işletmeler bucaklarda bucak kredileri ile, orta işletmeler illerde il kredisi ile, büyük işletmeler ülke içinde devlet kredisi ile işletilir. Kocaman işletmeler ise insanlık tarafından kredilendirilir ve insanlık tarafından vergilendirilir.
Malların hareketi de bu esaslar içinde olur. Dış sermaye diye bir şey yoktur. İnsanlık sermayesi vardır, üst işletmeleri onlar işletir. Ülke sermayesi ülke parası ile büyük işletmeleri işletir. İller orta, bucaklar küçük işletmeleri kredilendirir ve işletir. Faiz yasaktır.
Türkiye’ye bu kredi nasıl gelecektir?
a) Türkiye’ye tesisler kurar, işçileri çalıştırır, ürettiğini ülke içinde ve dışında pazarlar. Liberal ekonomide buna bir engel konamaz.
b) Türk firmalarına ön ödemeli sipariş verir, ham maddesini verir, üretim yapar, malları Türkiye’de veya dışarıda pazarlar.
c) Türkiye’de çıkan selem senetlerini, malzeme senetlerini, işletme senetlerini, tesis hisse senetlerini alır ve satar, böylece yararlanır.
d) Türk mallarını alır ve başka yerlerde satar, başka yerlerden aldığı malları da Türkiye’de satar.
Görülüyor ki “Adil Düzen Ekonomisi” tam liberal ekonomidir. Sadece tekel önlenmiştir.
Bunun için şu tedbirler alınmıştır.
1) Faiz yasaklanmıştır. Sermaye tekeli önlenmiştir. Türkiye’ye faizli para giremez. Onun yerine vergi karşılığı karzı hasen kredileşme sistemi getirilmiştir.
2) Gelir vergisi kaldırılmış, yerine ticarette sermaye vergisi getirilmiş, böylece sermayenin tekelleşmesi önlenmiştir.
3) Sosyal güvenlik vergi ile sağlanmış. İşveren ile işçi arasına devlet girmekte. Küçük firmaların iflası önlenmiş.
4) Devlet altyapı hizmetlerini bedava yapmaktadır. Elektrik ve su gibi yardımcı maddeleri üretimden pay olarak vermektedir. İşletmelerde sabit giderler sıfırlanmaktadır.
Gelin, sadece tehlike çanlarını haber verip oturmayın. Bizimle beraber çözümlerin üretilmesi ve uygulanması için çalışın; hükümete çözüme kavuşturulmuş öneriler götürelim. Hastanın inlemesi hastayı iyi etmez, doktora gidip ilaç almak gerekir. İlaçlar “Adil Ekonomik Düzen”de vardır. Eczane de “Akevler Adil Düzeni”dir ve ilaçlar orada bedava verilmektedir.

SÜLEYMAN KARAGÜLLE Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL ADİL DÜZEN DERSLERİ-231 İstanbul, 24 Mart 2007 http://www.milligorusportal.com
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol